Friday, March 25, 2011

Bir Ay Sonunda Milano İzlenimleri

Milano'ya geleli çok oldu ama hem blogspot'un Turkiye'de yasaklanması hevesimi kırdı; hem de daha yeni şöyle bir durup, yaşadıklarımı tartıp biçme imkanı buldum.

 Milano, turistler için çok kaydadeğer bir şehir değil aslında. 1 günde turstik her yerine gidersiniz, üstüne alışverişinizi de yaparsınız:) He ben daha bu vakte gelene kadar, turistik hiçbir yerini daha gezmedim. Bu benim ayıbım, kabul ediyorum. Şöyle söyleyeyim: Duomo'nun içini bile gezmedim daha. Nasılsa hep buradayım ya, bir gün gezerim diye gezmiyorum işte:) İstanbul'da yaşarken Kız Kulesi'ne ya da Hidiv Kasrı'na gitmemek gibi.

Ama ben Milano'da yaşamayı çok sevdim. Hem İtalya'dasınız... Yani klasik sevdiğimiz İtalyan özellikleri; güleryüzlü, sıcak insanlar, iyi yemekler, kulağa inanılmaz hoş gelen bir dil,  müthiş bir sanatsal miras, sanata saygı vs... Hem de İtalya'ya göre daha bir Avrupa şehrindesiniz. Yani, kuzeyde olmasının getirdiği disiplin (İtalyanlara nazaran), diğer şehirlerde çok bulamayacağınız dakiklik(nispeten diyelim, nitekim bir alman zamanlamasını da beklememek lazım)... Üstelik büyükşehir olmasının verdiği, kültürel/sanatsal etkinliklerin çokluğu, toplu taşıma araçlarının yaygın olması, akşam dışarı çıkmak için birden fazla seçeneğinizin olması...vs. benim sevmem için önemli faktörler... Bakmayın biz İstanbullular, akşam Bebek'e mi gitsek, Taksim'e mi çıksak, yoksa Bağdat Caddesi'ne mi gitsek lüksüne alışkın olduğumuz için, bir şehirde dışarı çıkmak için seçme şansının olmasının ne kadar önemli bir şey olduğunu fark edemiyoruz. Lafı gelmişken, bir kez daha İstanbul'umuzun önünde saygıyla eğiliyorum:)

Milano da çok sayıda bir milletin yaşadığı bir şehir. Ama Paris kadar korkutucu gelmiyor bana yine de. Şu ana kadar, Milano sokaklarında bir kere bile tedirgin olmadım. Paris'teki kadar dilenci kesinlikle yok. Çok çok sayıda çiçek, garip oyuncak..vs satıcısı var. Bazen, yapışkan olabiliyorlar ama kararlı bir şekilde "No, grazie" diyince genelde gidiyorlar:) Bu biraz da sizin ne kadar turist göründüğünüze bağlı.

He bu arada benim yurdum şehir dışında diye geçiyor ama otobüsle 15 dk'da merkeze gidebiliyorum bu şehir dışından:) Ben genelde yurdumun konumu itibariyle otobüs kullanıyorum ve buradaki otobüslere bayılıyorum. Hızlı, temiz ve güvenliler. Metroyu çok tercih etmiyorum bu yüzden. Sizlere de www.atm.it adresinden yararlanmanızı ve otobüs kullanmanızı tavsiye ederim.

Metroda, özellikle merkezi duraklarda ve yoğun saatlerde hırsızlık olaylarına karşı dikkat etmek de gerekiyor. Nitekim başımıza böyle bir olay da geldi. Kalabalıkla metroya binmeye çalışırken arkadaşımın cüzdanını çalıp, içindeki paraları aldıktan sonra cüzdanı metroda yere atmaları herhalde 30 sn filan sürdü. Biz olayı anlayıncaya kadar, ilk durakta inmiş bulundular hem de... Velhasıl, hırsızlık olaylarına karşı, her büyükşehirde olduğu gibi kalabalık yerlerde dikkat etmek lazım. Ama bu olaydan sonra ne başıma bir şey geldi, ne de tedirgin olduğum bir durum oldu. Bunu da belirtmek isterim...

Biraz daha zaman geçince, muhtemelen daha sağlıklı tespitler de yapmış olurum şehir üstüne. O zaman tekrar yazacağım...

No comments:

Post a Comment