Saturday, April 9, 2011

Verona

Bugün Verona'yı gezdim. Evet, Romeo ve Juliette'in şehri. Hani o çok romantik olan şehir. Ama eger yanınızda iki kız arkadaşınızla gitmişseniz, romantik oldugunu çok hissedemiyorsunuz. Ya da en azından, hissettiğiniz an kovalıyorsunuz o hissi, " Git git, gelme" diye...

Bugün hava 28 dereceydi ve bir 8 Nisan günü için yeterince olağandışıydı. Şort-terlikle olmadğıma çok üzüldüm gerçekten. Neyse, biz sıcağa rağmen bütün şehri yaya dolaştık, hiç toplu taşıma aracı kullanmadık. Ancak, çok küçük bir şehir de zannetmeyin, nitekim benim beklediğimden çok çok daha büyük bir şehir çıktı Verona.
Porta Nuova'dan manzara
Teatro Romano

Verona'da 4 büyük kilise var, bunların girişi ücretli, ki bize biraz garip geldi... Duomo'dansa, Sant'Anastasia çok daha hoşumuza gitti. Onun dışında, nehir kenarı boyunca yürümek şiddetle tavsiye edilir. Manzara inanılmaz. Nehrin karşısına geçip, Teatro Romano'nun içi gezilebilir, ki biz fazla zamanımız olmadığı için içine girmedik. Dönüşte yorgunluk kahvesi için, Duomo'nun karsısındaki bar'ın bahçesinde ara verilebilir.


Juliette'n evi beni hayal kırıklıgına ugrattı. Açıkçası, ben tam bir turizm tuzağı oldugunu düşünüyorum. Ayrıca, girişteki, sevgililerin "sevgilerini" ifade ettikleri duvarlar goruntu kirliliginden başka bir şey değil. İnsanın şevkini kırıyor...
Göğsüne dokunmanın şans/aşk getirdiğine inanılan Giulietta heykeli (Sağ göğsünün rengine dikkat!)

Şehrin piazzaları tam insanı mutlu eden İtalyan şehir manzarasını sunuyor. Ben o goruntuden de, meydanda oturup farniente tadında kahve icip, etrafı seyretmekten de çok zevk alıyorum.


 He bu arada görülmeye değer bir de Arena var tabiki. Şehrin ortasında etkileyici Roma amfitiyatrosu...

 

 Şansımıza bugün şehirde şarap ve zeytinyağı degüstasyonu vardı. http://www.vinitaly.com/ Hemen atladık kaçırmadık, 3 şarap ve 2 zeytinyağı tattık. Brunelli di Montalcino, Dolcetta d'Alba ve nerenin olduğunu unuttuğum bir prosecco içtim. Şaraplar da çok iyiydi hoştu da, o zeytinyağları neydi ya... Bir somon ekmek verse, hepsini yerdim o yağla...


Şimdilik bu kadar. Pazar günü Como'ya gideceğim, dönüşte yine yazarım.

Farniente ülkesinden sevgiler...

No comments:

Post a Comment