Sunday, May 15, 2011

Erasmus'tayken neler öğrendim?

Çok az dostum olduğunu, buna karşılık dünyanın her yerinden arkadaşım olduğunu;

Değer vermenin her zaman karşılıklı olmadığını;

Kişisel zaaflarımızın arkadaşlıklarımızı yenebileceğini;

Yalnızlığın, insanın kendi seçimi olabileceğini, bu yüzden bunu seçmiş insanlara önyargılı yaklaşmamak gerektiğini;

Sosyalleşmenin, hayatına yeni insanlar kabul etmenin yorucu olduğunu ve her yeni insan kabul edişte bir olası kaybedişi baştan kabullenmek gerektiğini;

Yaş ilerledikce sosyalleşme enerjisinin azalabileceğini;

Yeni yerlere/insanlara/kurumlara adapte olmanin yıpratıcı olduğunu, bünyeyi sürekli bir adaptasyon sınavına sokmanın tehlikeli olabileceğini;

Bir dili ne kadar iyi konuşursan konuş, ilişkilerde kültürel geçmişimizin ve ifade kültürümüzün çok önemli yer kapladığını;

Insanları yetiştiği kültüre göre değerlendirmek gerektiğini, yetiştirilmedikleri gibi davranmadıkları icin onları suçlamamak gerektigini;

Aşk, sevgi, özlem, alışkanlıklara düşkünlük, kıskançlık vb. insani duygunun dil/kültür tanımadığını, sadece şekil değiştirdiğini;

Gerçekten Doğu ve Batı kültürü diye iki ayrı şey olduğunu;

Dünyanın hangi güzel yerinde olursan ol, hangi güzel insanlarıyla birlikte olursan ol, eğer kendini ait hissettiğin yerde değilsen, her zaman biraz "yalnız" olduğunu;

Aslında, kendini ait hissettiğin yerde de nihayetinde kendinle başbaşa olduğunu, cünkü en cok zamani kendinle geçirdiğini ve yaşadıklarını yaşayan tek diğer kişinin yine sen olduğunu;

Insanın alıştıklarının, benimsediklerinin ve sahiplendiklerinin kölesi olduğunu, bir şeylere alıştığımız, bir şeyleri benimseyip, sahiplendiğimiz sürece gerçekten özgür olamayacağımızı;

Belki de özgürlüğün bu manada çok da gerekli olmadığını, benimsemenin insani bir ihtiyaç(ya da zaaf) olduğunu;

İnsanın sevilmeye muhtaç olduğunu, sevildiği sürece var olabileceğini(ya da öyle hissettiğini); 

Orda bir yerlerde ailenin seni beklediğini ve seni her şeye rağmen, ne yaparsan yap sevmeye devam edeceklerini bilmenin paha biçilemez olduğunu,

Ve dünyanın öbür ucunda bile olsan, bir gün dönüp evine annenin kucağına tekrar yatabileceğini bilmenin inanılmaz bir lüks olduğunu öğrendim.

Milano'dan sevgilerle...

No comments:

Post a Comment